Vedanta Sutraları :
Genellikle Brahmanizmi içerdiği bilinse de, gerçekte onun daha sonraki gelişimidir. Merkezi doktrini tek yüce varlık Brahma-Yaratıcı, Vişnu-Koruyucu ve Şiva-Yok edici olarak tanrının üçlü tezahürünü benimseyen üçleme veya Trimurti’dir. Hinduizm’in üç temel kitabı “Vedanta Sutraları”, “Puranalar” ve “Tantralar”dır, bunlardan sadece ilki burada özetlenmiştir. “Sutralar” en eskileridir. “Vedanta” (harfiyen “gaye” ya da “Vedanın konusu”) safiyane panteist ve manastır hayatına özgü felsefi sistemdir ve modern Hindistan’da kat kat daha geçerlidir. Badarayana’ ya atfedilir, bu sonuncu gerçekte “bir toplayıcı”yı ifade eden genel bir isim olsa da bazen Vyasa denir. “Sutra” kelimesi tam olarak “ince çizgiler” anlamına gelir ve sert, keskin cümleler, kısa ve öz açıklamalar için Brahmancı yazarlar tarafından kullanılır. “Vedanta Sutraları” harfiyen ” Vedantik (Upanişadlara dayalı)” doktrinin özet halinde anlatımlarıdır.” Hindu kutsal edebiyatının ikinci büyük bölümü, Hinduizm kitaplarının sonuncusu ve en moderni, “Puranalar”dır. “Purana” kelimesi “yaşlı” anlamına gelir ve eski Sanskritçe yazılarda bizim “kozmoloji”mizle aynı anlama sahiptir. “Puranalar” yine de ilahiyatla ilgili ve felsefi düşüncelerin, mitlerin ve efsanelerin, dini törene ait ve çileci kuralların kötü düzenlenmiş derlemeleridir. İki büyük destana oldukça bağlıdırlar, özellikle Mahabharata’ya. “Tantralar” denen Sanskritçe yazılar gerçekte şarkılarla Şakti’yi, kadın tarafında Şivayı öven, din, büyü ve karşı büyüler ile ilgili el kitaplarıdır.
Başlangıç :
Vedanta’ya bazen Mimamsa (felsefi düşünceler) denir. Derleyen kişinin sadece ‘multum in parvo’ sistemi ile Hindu öğrencinin hafızasına yardım etmekte çok başarılı olmasına rağmen, Vedanta Sutralarının dayandığı vecizeler kendi başlarına, neredeyse Konfüçyüsçü “Değişimler Kitabı” kadar anlaşılmazdır.
Çoğunlukla Sankara Kayra denen, M.S. 700 civarında yıldızı parlayan, Sanskritçe eleştirmeni Sankara tarafından Sutralara atfedilen yorumları kabul etmek olağandır. Yine de, özellikle Ramanuga’nınki olmak üzere, birçok başka yorumlar mevcuttur. “Doğunun Kutsal Kitapları”nda George Thibaut, Sankara’nın yorumlarını ve esasen farklı olduğunda Ramanuga’nınkileri de anlatır. Öte yandan Ramanuga Sankhya felsefesinin dualizmi (ikiciliği) yönünde eğilimlere sahiptir ve Vedanta Sutralarına görüşlerini destekletmeye çabalar. Bölümlerin ayrı ayrı kısımlara (Adhikarana) ayrıldığı, her biri dört bölüm (Pada) ihtiva eden, dört kitap (Adhyay) halinde düzenlenmiş olan Vedanta Sutraları; beş yüz elli beş vecizeyi ya da Sutrayı içerir. Bu Sutralar, neredeyse bütün Hindu mezhepleri inanç ve uygulamalarını onlara dayandırdıkları için, son derece önemlidirler. Bu Sutraların bir derleme oluşturduğu, üstelik farklı dönemlere ait hem de birçok ustanın çalışmaları olduğu unutulmamalıdır.
Kitap 1- Brahman, Her Şeyin Toplamı Ve Özü :
Ego ve ego olmayan kendi başlarına ve özellikleri bakımından ters düşerler. Yine de ego olmayanın, egoya bağlı ve onun ürünü olduğu anlaşılacaktır. Diğer taraftan kişisel ruhlar, bu kadar çok egoyu temsil ettikleri için, yüce evrensel ruhun -Brahman-, yani, Atman, Brahman’ın kendini açığa vuruşunun ürünü olduğundan, Brahman ve Atman (kişisel ruh) özdeştir-tezahürleri dışında kendileridir. Vedantistler “O zaman, Brahman nedir”? diye sorarlar. Kelime ‘brih’, “büyük olmak”tan gelir. Bu yüzden Brahman, insan aklını aşan şekilde, büyük bir şey ya da şahsiyettir. Kelime, bütün yaratıkların oradan kaynaklandığını ifade ediyor şeklinde tanımlanabilir. Bu yaratılmamış başlangıcı, mutlak varlığı ve aynı zamanda tekrar emilimi ima eder; zira bütün yaratıklar Brahman’dan çıktıklarına göre, tüm yaratılanlar yola çıktıkları yere geri döneceklerdir. Kutsal kitaplar (Vedalar) bütün yaratılanların kaynağı ve başlangıcı olduğu için en çok Brahman üzerinde dururlar. Brahman’ın özünde bulunan alemde, hangi nitelikler mevcuttur veya ondan kaynaklanmış olan dünyada hangi özellikler olamaz? Daha önce var olan yetenekli Brahman olmadan hiç bir yetenekli ruh var olamaz. Brahman’ın, Yüce Varlık’ın, her şeyi bildiği, bilinebilir olanın kaynağı ve merkezi olan Veda’nın bizzat, onun bir tek yaratıcı olması nedeniyle, O’ndan kaynaklandığı gerçeğinden kanıtlanır. Bu Brahman, Vedanta metinlerinde dünyanın sebebi olarak ileri sürüldüğü için, zekidir ve hiçbir suretle Sankhya (ateist) felsefesinin dünyanın sebebi olmak üzere tasarladığı zeki olmayan Pradhana (Prakriti) ile tanımlanmayacaktır. Ayrı, bilinçli, bireysel ruh veya zihine benzeyen şey gerçekten sadece, varlıkların en yücesi ve ilki, Brahman’ın biçimlendirme eylemidir. Fark barizdir ama gerçek değildir. Sankara bu şekilde öğretir, ama onun rakip yorumcusu Ramanuga, evrenin yüce özü Brahman’ın, hareketlerinin sonuçlarından tamamen bağımsız olduğunu göstermeye gayret eder. Ancak, yeterince iyi davranışlar bir bütünde -Brahman’da- soğurulmayı hak ettiklerinden, yaşanacak yeni hayatın biçimi ile niteliğini veya yaşanmış yeni bir hayat olup olmayacağını belirleyen daha önceki varlık durumu (Karma) esnasındaki davranışların sonucu olması nedeniyle, ruhlar dediğimiz kişisel özler tamamen bağımsız değillerdir. Brahman’ın bu gerçek dünyanın yaratıcısı olamayacağı; zira dünyada çile, adaletsizlik ve acımasızlık var olduğu itirazı yapılabilir. Yorumcu Sankara’nın cevabına göre: “Bütün büyüklüğüne rağmen Brahman bizzat, hangi erdemin ödüllendirileceği ve hangi ahlaksızlığın cezalandırılacağına göre, büyük ahlaki yasaların hükmüne tabidir. Bütün insanlar hürdür ve kaderlerini belirleyen onların kendi seçtikleri davranışlarıdır. Bu bütün varlıklara yayılan, varlıkları şarta bağlayan ve onsuz hiçbir varlığın olamayacağı bir yasadır.” Tekrar sorulabilir: “Mükemmel hayatlı bir varlık cansız bir dünyayı nasıl yaratabilir? Yani, “Nasıl sonuç sebebinden farklı olabilir?” Aynı yorumcu cevap veriyor: “Tıpkı cansız saçın, canlı bir insandan çıktığı gibi.” Yine şu söylenmiştir, “Evrende Brahman anında seven ve sevilendir. Kendisi nasıl her ikisi, biri ve diğeri, fail ve nesne olabilir?” Sankara’nın cevabına göre: “Birbirine uyacak iki şey için, bu, okyanusun kendi ve aynı zamana köpükler, dalgalar, dev dalgalar ve kabarcıklar olması kadar mümkündür. Aynı toprak elmasları, necef taşını ve zincifre boyasını üretir. Onlar topraktan farklı mıdır? Aynı güneş çeşitli türlerde bitkilerin yetişmesine sebep olur ve bedene alınan tamamen aynı besinler et, saç, tırnağa dönüştürülür. Örümcek ağını kendi özünden örer ve ruhlar yeryüzünde ortaya çıktıkları zaman birçok şekiller alırlar. Bütün bunlar sadece, Brahman’ın kendisini ruhlar ve maddi nesneler halinde göstermesi vasıtası ile sonsuz dünya sürecinin görüntüleridir.”
Düşük Sınıftan İnsanlar İçin Erişilemez Olan En Yüksek Bilgi :
Hiçbir Sudra (en düşük sınıftan insan) Brahmanlığa (Brahman’da soğurulmuş olma hali) yol açacak bu tür bilgi için gerekli niteliklere sahip değildir. Sadece iki kez doğanlar kurtuluş için gerekli olan Vedalarla ilgili yazıları incelemeye izinlidirler. Yalnız iki kez doğanlar aynı şekilde, adak adamaya izinlidirler, zira kutsal kitaplardan habersiz, sadece bir insanın rehberliği için yeterli olan bir insan nasıl doğru biçimde adak adayabilir? Eğer Sudralar veya dördüncü sınıf insanlar, insanlığın ‘en üstün hayır’ından (summum bonum)çıkarılırlarsa -tek büyük bütünde soğurulma- daha ne kadar Parya veya sınıfsız insan bu büyük lütuftan mahrum olur! Brahman küçük değişiklikler yolu ile kendisinden doğan dünyanın, etkili olduğu kadar gerekli sebebidir.
Kitap 2- İfade Edilen Ve Yalanlanan Vedantik Doktrinlere İtirazlar :
Vedanta metinleri; Vedalar ve Upanişadlar, Brahman’ın kendi dışında var olan, yapısı sadece kudretli değil aynı zamanda yetenekli, her şeyin tek kaynağı olduğunu öğretirler. Kitap 2, Sankhyaistler tarafından ifade edilen ve cevaplanan teorik itirazlarla başlar. Benzer her zaman benzerden zuhur etmediği için, (sadece zeki değil) bizzat zeka olsa da, Brahman zeki olmayan dünyayı doğurabilir. Atomculuk görüşüne sahip olanlar, nesnelerde aşikar farklar ve bireyselliklerin mevcut olduğunu kabul ederler. “O zaman Vedantistlerin savunduğu birlik, monizm (bircilik) nerede?” diye sorarlar. Onun sadece, nesnelerin çeşitliliğine kendini bağlayan yüzeysel düşünce olduğu cevabı verilmiştir. Daha derin düşünce, altında nesneleri bağlayan çoğu birlik halini ve onların sadece dışa dönük ifadelerden ibaret olduğunu görür. Büyük okyanus tektir, ama dalgaları ve çağlamaları çoktur. Aslında her şey sadece tektir: Evrensel Varlık.
Dünyanın ve cennetin birleşmesini okumak için buraya tıklayın.
Sankhyaistlerin doğru varsaydıkları gibi, zeki olmayan ilk sebep (Prakriti), asla düzenli bir dünya yaratamazdı, zira akılsızlık nasıl akıl ortaya koyabilirdi? Atomcu görüş sahiplerinin yanlış olarak dedikleri gibi, harekete geçirilen atomlar da planlı ve zeki bir evren yaratamazlardı. Atomları kontrol eden ve elde edilecek sonucu inceden inceye düşünen zeki bir gücün var olması gerekliydi. Sankhya filozofları tarafından ileri sürülen görüş, karşılıklı bağımsızlık halinde harici ve dahili dünyanın var olması, düşünce ve tecrübeye aykırıdır; gerçekte, düşünülemez. Hiç harici dünya bilmiyoruz; bilinç alanımızın dışında hiç tecrübemiz olmamıştır, yine de bireysel bilincin harici olarak kabul edilen şey, bazı Upanişadlarda öğretildiği ve daha sonraki filozoflar tarafından devam ettirildiği gibi, ‘Maya’ değildir. Bu harici dünya, bilinç gerçeği olarak, zihinsel deneyimi mümkün kılan bireysel zihin ve bilinç kadar gerçektir, ayrıca bireysel zihnin çalışması ve tezahüründen gelen büyük Mutlak’tır.
Brahma’nın Elementler Ve Ruh İle İlgisi :
İlk maddeler (esir, hava, vs.), Brahma ile birlikte, müştereken öncesiz ve sonrasız mıdırlar, yoksa ondan mı çıkarlar? Bir ilk maddenin bir diğerinden kaynaklandığı (Örneğin esirden havanın) ve son çare olarak bu gibi bütün maddelerin, onları sadece yaratmış olan değil fakat aynı zamanda onların evrimini de idare etmiş ve gerçekleştirmiş olan, Brahman’dan ortaya çıkmış olduğu kanıtlanabilir ve kanıtlanmıştır. Kutsal kitaplara göre (Vedalar ve Upanişadlar) , her ruh ebedi ve daimidir ayrıca, bilindiği gibi, ilk maddelerin yaratıcısı olan Brahma tarafından yaratılmamıştır. Brahma’nın kendisi gibi, her ruh yaratılmamış ve sonsuzdur. Zamanın içinde ve zamana ait olan şey zaman ve mekan koşulları ile ruhun bağlantısıdır. Bu Sankara tarafından yapılan yorumdur. Yine de Ramanuga baki varlık olsa da, büyük bütünün bir biçimi olarak her zaman var olduğu için, ruhun, Brahma’nın yaratığı olduğuna inanır .
Ruh Nedir? :
‘Gna’ veya bilgidir. Sankara’ya göre, bu,bilginin ruhun tam özü olduğu ve sadece niteliği olmadığı anlamına gelir. Ruh sadece bilici (gnatri) değil, ancak bilgidir. Öte yandan, Ramanuga bu Sutrada bahsedilen bilginin “bilici” anlamına geldiğini, ruhun bilgi olmadığını, ama bilebildiğini hem de kesinlikle bildiğini açıklar. Ruh boyut olarak sınırlı mı ve bu yüzden ancak sınırlı bir alan işgal etme kapasitesine mi sahip? Yoksa, tersine, her yerde her zaman mevcut mu? Sankara adı geçen Sutra’nın, son söyleneni öğrettiğini iddia eder; ruh her yerdedir. Ramanuga aynı Sutra’ya tam tersini söyletir. Aslında söz konusu olan Sutra, belki farklı gelenekler kaydettiği için, bu çelişkili doktrinlerin her ikisini öğretiyor gibidir. Yine de Sankara, ruhun Samsara’ya (geçiş) bulaşan değişimlere nüfuz ettiği yere kadar sınırlı ve kısmi olduğunu, ama Brahmanlığa ulaşınca her yerde her zaman mevcut olduğunu açıklıyor.
Bu ruh bir fail midir? Sutraların bazıları olduğunu, diğerleri olmadığını söylerler. Çelişkili ifadeler nasıl uzlaştırılacak? Ruh maddi koşullara bağlandığı sürece -yani, Samsara süreçlerinden geçtiği sürecebir faildir. Ancak bu geçiş bağımlılığından kurtulur kurtulmaz, mükemmel sükunet, atalet ve huzur durumunda yaşar. Bütün faaliyetleri esnasında, ilhamı ve kılavuzluğu olmadan ruhun hiçbir şey icra edemeyeceği ve bu yüzden eylem demek olan iyi fiillerin icrası yolu haricinde, başka hiçbir yolla elde edilemeyen, bütün ruhların hakiki gayesine -bir bütünde soğurulma- asla ulaşamayacağı için ruh, Brahma tarafından harekete geçirilir.
Kitap 3- Ruh Ve En Üstün Hayrı Hakkında :
Ölüm anında ruh bedenden geçtiği zaman, ruhun ince maddi unsurları yine de ona tutunur. lyi ruhlar, önceki eylemleri (Karma) tarafından belirlenen bir durum ve şekilde sonradan inecekleri, aya göçerler (ölürler). Eğer önceki hayat ahlaki bir başarısızlık ise şimdi başlanan yeni hayat daha düşük bir varlık seviyesine ait olacaktır; yani, insan bir hayvan olabilir, daha yüksek seviyeli bir hayvan daha düşük bir hayvan olabilir. Diğer taraftan, varlık skalasında bir yükselme olabilir. Ruh bir hayal iken ne düşündüğü, gördüğü ve işittiği vs. tam yanılsamadır, zira görmediği ya da duymadığı vs. için, düşündüğünü yapar. Çok derin dalgınlık halinde ruh bedeni terk eder ve Brahman ile yakın duygu paylaşımı halinde yaşar. Ruh maddi koşulların esaretinden kesin kurtuluşu nasıl elde edecektir? Kutsal yazılarda ortaya konduğu gibi Brahman’ın kendi zatı üzerine meditasyon yaparak. Brahman hakkında düşünülmeli ve bütün özellikleri üzerine meditasyon yapılmalıdır ve bu, varlığın büyük özü ile özdeşlik meydana getirir. Sankara bunun Sutraların öğretisi olduğunu iddia etse de, bir başka yerde kendisi Brahman’ın sıfatların dışında olduğunda ısrar eder. Bu yüzden (O’nun) çoğalma yeteneği yoktur. Ruh özgürlüğüne yol açan Brahma üzerine meditasyon, Brahman’ın olumsuz niteliklerine de dikkat etmelidir; yani, onun hantal olmamasına, ne kurnaz olmasına, ne akıllı olmasına, ne de aptal olmasına vs.
Doğu dinleri ve felsefelerinde karma yazımızı okumak için buraya tıklayın
Bilgi Ve Davranışların İlişkisi :
Brahman’ın bilgisi eylemden bağımsızdır ve ona tabi değildir. Bu ‘vidya’dır (görüş) veya sadece kutsal yazılarda buyurulan bilgidir, davranış değil. Yine de doğru bilginin olduğu yerde, hayatın doğruluğu olacaktır. Ama sadece hayatın doğruluğu hiçbir şeydir, asıl olan ona yol açan şeydir ve sadece telkin ve tavsiye edilen sebeptir.Eğer uygun yöntemler kullanılırsa, koruyan ve sorumluluktan kurtaran bilgiye bu şimdiki hayatta insan tarafından erişilebilir ve erişilecektir.
Brahmanlık Üzerine :
Meditasyon hayatın en sonuna kadar yerine getirilecek bir görevdir ve onun miktarı ile yoğunluğu insanın erdem ve dindarlığının ölçüsüdür. Kendisi Brahman’ın tam bilgisine ulaştığında, insan bütün kötü eylemlerinin, geçmiş, şimdi ve geleceğinin sonuçlarından (karma) kurtulur. Ölüm anında bilge insana (vidvan) ne olur? Ölüm anında, daha düşük Brahman bilgisine sahip olan kişinin ruhu, daha ince elementlere karışır. Ama en yüksek bilgiye ulaşıldığı zaman, Brahma’da tam bir soğurulma vardır. Her kim bu en yüksek bilginin sahibiyken ölürse, derhal Brahma’ya karışır, bu nedenle ebediyen ve mükemmel bir şekilde onda istirahat eder. Upanişadlar, Brahma’nın kapısını açan yolda giderken karşılaşılan durumları tarif ederler. Bu durumlar, sadece yolculuğun çeşitli evrelerinin bitiş noktaları olarak anlaşılmayacaklardır, ama aynı zamanda tekamül eden ruhu yöneten,onun ileriye ve yukarıya hareket etmesine olanak tanıyan ilahi varlıkları da belirtirler. Bu kitaptaki bazı Sutralara göre tanrılara götüren yolun bekçileri, ölmüş ruhu en yüksek Brahma’ya götürmezler, ama gerçekleştirilen (karya) veya hak kazanılan (saguna) Brahma’ya götürürler. Ama bu kitaptaki diğer Sutralarda, ‘vidvan’ veya bilicinin doğrudan, bu tanrının bulunmadığı herhangi bir yerde duraksamadan, en yüksek Brahma’ya gittiği görüşüne göre, karşıt görüş ifade edilir ve savunulur. Sutralar genellikle, Brahma’yla özdeş olduğu için serbest bırakılan ruhun, maddenin bir halinin, tıpkı hali olduğu maddeden başka biçimde var olmaktan aciz olduğu gibi, ondan ayrılamaz olduğunu öğretirler. Ramanuga, yine de bu kitaptaki bazı Sutraların serbest bırakılan ruhun büyük Mutlak’tan tecrit edilmiş ve ayrı halde var olabildiğini belirtiyor. Azat edilen ruh, diğer ruhlar gibi mekan ilişkilerine tabi olmadığından, aynı anda birkaç bedene girebilir.
Brahmana dönüştürülen kralı okumak için buraya tıklayın
Kaynak : J. A.. Hammerton- Dünya Dinleri Sözlüğü.