Şamanizm nedir? Şaman kimdir? :
Güncel etnolojik bir eğilime göre, Şamanizm toplumun ve kurumlarının tümünü ilgilendiren toplumsal bir olgudur:Hem dinsel hem de simgesel, ekonomik, siyasal, estetik bir olgudur. Bu açıdan bakıldığında şaman, özel nedenlerle ve daima açıklık getirilmesi gereken bağlamlarda, aynı anda, eldeki kaynaklardan yararlanan bir yönetici, hastalıkları tedavi eden bir uzman, zeki bir psikolog, yetkin bir sanatçı işlevi üstlenir. Hem Tanrıların sözcüsü olur, hem de siyasal bir planlamacı niteliği taşır. Şamanizm, olaylara bir anlam katmak ve olaylar üzerinde egemen olabilmek amacıyla insan zihni tarafından, dünyanın çeşitli bölgelerinde, bağımsız biçimde, tasarlanan büyük sistemlerden biridir.
Şamanizm, insanın ve dünyanın özel bir tasarımını içerir. İnsanlar ile “Tanrılar” arasında özel bir bağ olduğunu varsayar. Şamana, her türlü dengesizliği önleme ve her türlü talihsizliğe karşı koyma işlevi yükler. Şaman, insanların başlarına gelen talihsizliklerin nedenlerini açıklamakla, bu sıkıntıların önüne geçmekle ya da acılarını yatıştırmakla yükümlüdür. Bu anlamda Şamanizm bir dizi eylemin altında yatan bir fikirler bütünüdür.
Şamancıl mantık öteki dünyanın, şamanı bir ya da birden fazla “yardımcı ruhla” donatmasını öngörür. Aynı zamanda şamanın, başlangıçta, seçilmiş ya da atanmış olmasını da içerir. Bu işlemlerin insanlar tarafından değil öteki dünya tarafından yapılmasını dayatır. Peki ama nasıl şaman olunur? Bu seçim nasıl yapılır? Kimlerin şaman olabileceğini gösterir işaretler var mıdır? Her toplum şaman adayını sıradan bir insandan nasıl ayırır?
Şaman olmanın üç yolu :
Etnologlara göre şamanlık mertebesine ulaşmanın üç yolu vardır. Bu üç yöntem kimi kez de birlikte varolurlar. Belirli bir istem olmaksızın “Tanrısal” ya da “kendiliğinden” seçimle şaman olunur. Şamanlığa etkin bir arayış, belirli bir istem sonucu ulaşılır. Ya da şamanlık miras yoluyla elde edilir, aile içinde kalıtsal olarak aktarılır.
Bu çeşitlilik, görünüşe karşın, şamanın öteki dünya tarafından seçilmesini öngören ilkeye ters düşmez; çünkü bu seçim kuramsal olarak kesintili bir olgu tarzında düşünülür. Söz konusu seçim öteki dünyaya bir açılıştır. Bu sürece dıştan müdahale edilebilir, katkıda bulunulabilir ama bu süreç insan eliyle üretilemez. Şamanı seçenler, ona sıradan insanların görmediklerini ve bilmediklerini görme ve bilme gücü verenler, “doğaüstü” varlıklardır yani Tanrılar, ruhlar, atalar ve hayvanların efendileridir. Bu açıdan bakıldığında, şamanlık mertebesine erişmeyi sağlayıcı üç yöntem arasında eşdeğerlilik gözlenir. Ancak, her toplumun öncelikle başvurduğu yöntem onun şamanlık kurumunun gelişmesini nasıl denetlediğini yansıtır. Bu denetim aynı zamanda toplumsal organizasyonun ve ideolojinin bir yansımasıdır da.
Şamanlık peşinde koşuş :
Kendi isteğiyle şaman seçilme arayışı tümüyle bireysel bir boyut taşıyabilir. Şamanlığa niyetli olan bir aday, öteki dünyadan şamanlığın belirtisi olan işaretleri alıncaya kadar usta şamanın sınamalarından geçer, ondan bilgiler edinir. Kuzey Amerika yerlilerine ilişkin edebiyat ve popüler filmler “güç” arayışındaki bir yeni yetmenin ya da yetişkinin bildik görüntülerini içerir: “Güç” peşindeki insan, iklimin acımasızlıklarıyla karşılaşır, aç biilaç dolaşır, derisini çizerek kanatır, kendisini kırbaçlar, haftalar boyunca mağaralarda ya da “kutsal” sayılan dağların doruklarında bir başına yaşar.
Bireysel başarıyı genellikle av konusunda olağanüstü becerili olmakla eş tutan avcı-toplayıcı eşitçi toplumlarda bu kişisel arayış çoğunlukla belli bir ağırlık kazanır. Av efendilerine bağlı ruhlar seçimi bildirecekler ve müstakbel şamanın yardımcı ruhları olacaklardır. Bu dinamik ve isteme dayalı yol, bireysel cesaretin aynı şekilde çok önemsendiği savaşçı topluluklarda da görülür. Bir insan şaman olma isteği duyuyorsa bazı uygun işaretleri algılamışsa ya da grubu tarafından üstü kapalıca yüreklendirilmişse, öteki dünyanın sık sık kendini belli ettiği yerde bulunmaya özen gösterir. Böylece öteki dünyanın ilgisini çekeceğini umut edebilir.
Şamanlık arayışının bir başka biçimi de, kimi kez, geçiş ya da sırra erme (initiation, inisiyasyon) törenleriyle koşut gelişir: Aynı yaş grubuna dahil gençler dünyadan el ayak çekerler ya da kudretli şamanların önderlik ettikleri “hac yolculuğuna” çıkarlar. Şamanın amacı, adaylara geleneği öğretmek, onların “ruhlarını güçlendirmek” ya da doğaüstü güçler tarafından kollanmalarını sağlamaktır. Bu sürece katılanlardan bazıları, böylelikle, şamanlık eğiliminin belirtisi işaretlerin akışını kolaylaştırmak için gerekli sınamaları daha kolaylıkla göğüslerler. En sebatkar olanlar ise, deneyi, zamanın akışı içinde şaman oluncaya dek yineleyeceklerdir.
Nitekim, Batı Meksika’nın yüksek yaylalarındaki Huicholler şaman olmayı istediklerinde Wirikuta’ya yapılan hac yolculuklarına coşkuyla katılırlar. Wirikuta, Huichollere göre mitsel bir yer olup her topluluğun temsilcisi belirli dönemlerde sanrı uyandırıcı bitkileri toplamak üzere “kutsal” yolları izleyerek buraya gelir.
Kendiliğinden seçim :
Şaman olmaya yönelik bireysel istek kimi kez belirgin olsa bile, edilgen boyutlu kendiliğinden seçime Şamanizmin doğrudan doğruya iktidara bağlı olmadığı, önemli bir toplumsal çıkarın da bulunmadığı toplumlarda çok rastlanır. Seçime karar veren yardımcı ruhlar ya da öteki dünyanın varlıkları bu durumda alabildiğine çeşitli olabilir. Bazen, öteki dünyanın tek başına etken olduğu böylece ispatlanmak istenir. Tıpkı Şamanizme açılmanın genellikle gerektirdiği çetin bireysel çalışmanın gizlenmesi gibi, şaman olmaya yönelik istek de, potansiyel bir halef üzerine yapılan dolaylı baskılar da özenle gizlenir. Bu durum, örneğin Venezuela’nın ve Kolombiya’nın kuzeyindeki bir yarımadanın sakinleri olan Guajiro yerlileri arasında görülür.
Miras :
Şamanizmi aile ya da klan yapısı içinde sürdürmeyi hedefleyen topluluklarda seçim, hemen daima, elbetteki öteki dünyaya ait ölmüş atalar tarafından bildirilir. Hiyerarşik toplumlarda genellikle bu tablo yaşanır. Crow ve Arapaho kızılderililerinde ya da ABD’nin büyük ovalarındaki “GrosVentre”larda olduğu gibi topluluğun bazı üyeleri de şamanlığın habercisi olan işaretlerin araştırılmasıyla görevlendirilebilir.
Bazı Sibirya klanlarında şamanlık görevinin devri genellikle her iki kuşakta bir yapılır (dededen toruna). Şaman öldüğünde yerine onun yardımcılığını yapmış olan erkek torunlardan biri geçer. Ancak kendisinin, aynı zamanda, ölmüş başka bir atanın ruhu tarafından daha önceden seçilmiş olduğu varsayılır. Böylece klan içinde şamanlık görevi-nin aktarımı öteki dünya tarafından seçilme ilkesiyle de bağdaştırılmış olur. Bir kuşağın atlanması, ekonomik ve toplumsal açılardan da yarar sağlar. Böylelikle her iki kuşaktan birine, şamanlık görevinin üstlenmeyi engellediği işleri yüklenme fırsatı tanınmış olur. Bu uygulama Şamanlar arasındaki doğrudan rekabeti de ortadan kaldırır ya da azaltır. Sibirya’daki diğer topluluklarda seçici ruh, klan şamanının çok eski çağlardan gelen doğaüstü eşi sayılır. Yine Sibirya’da, şamanlık görevini aile içinde aktaran bazı topluluklarda, ölmüş bir şamanın yardımcı ruhunun kendisine akraba olmayan birini seçebileceğine de inanılır. Bu bakımdan klan şamanlarının yanında bazı “bağımsız” şamanlar da yer alır.
Kalıtım kuralının bu istisnası, her koşulda, seçime sıradan insanlar tarafından değil yalnızca öteki dünya tarafından karar verilmesini öngören ilkeyi üstü kapalıca doğrulama olanağı verir. Ancak bu konuda başka yöntemler de geçerlidir: Sibirya Tunguzlarına ya da Birleşik Devletler’in güneybatısındaki Paviotsolara göre seçilmeyi reddeden bir aday “doğaüstü” bir ölümü göze alır: Kendisini seçen ruh tarafından öldürülür. İşaret edelim ki bu da teori ile pratiği bağdaştırmanın bir başka yoludur: Bir yandan öteki dünyaya boyun eğmenin zorunlu olduğunu, öte yandan da, bir kuşaktan diğerine aktarılması gereken bir görevi üstlenmenin kaçınılmazlığını belirtir.
Şamanlık işaretlerinin birikmesi :
Şamanın öteki dünya tarafından seçimi nadiren birdenbire gerçekleşir. Genelde önce karakteristik işaretler birikir ve bir tür kopukluk oluşur. Bu kopukluk kişinin öteki dünya tarafından gerçekten seçildiğini kanıtlar. Seçilen, bundan böyle öteki dünyayla ayrıcalıklı ilişkiler kuracak, hatta ona ait olacaktır.
Viking dizisinde Türk mitolojisi ve Şamanizm için buraya tıklayın
Gözlemciler, şamanlığa özgü çeşitli işaretlerin dökümünü çoğunlukla düzensiz biçimde yapmışlardır. Kimi kez bu işaretleri, bilinçli olarak ya da bilinçsizce, varsayımlarını destekleyecek biçimde seçmişler ya da bunların aralarında sadece psikolojik hatta somatik düzeyde ilişkiler bulunduğunu varsaymışlar, bu yüzden de hatalı biçimde şamanların “inisiyasyona özgü hastalıklarından” söz edilmiştir.
Şamanların yaşam öykülerinde adlarını en çok andıkları seçilme ya da yatkınlık işaretleri rüyalar, görüler, hastalıklar, bazı yiyecekleri sindirememe, garip tutumlar ya da tuhaf karşılaşmalardır. Ayrıca, kimi toplulukların peşine düştükleri doğuştan işaretler de gündeme getirilir. Gel gelelim, bu belirtiler gerekli kabul edilseler bile hiçbir zaman tek başlarına yeterli değildirler. Söz konusu işaretleri alanlardan ancak bazıları günün birinde şaman olacaktır.
Anılan belirtilerin birçoğu şaman toplulukların hemen hepsinde gözlenir. Bu olgu, onların, dolaylı bir biçimde de olsa, ortak bir mantığa dayandıklarını kanıtlar. Peki ama rüyalar gibi, hastalıklar gibi ya da bazı yiyeceklere tahammülsüzlük gibi özel belirtiler, nasıl olur da, şamanlık kadar önemli bir simgesel ve toplumsal işleve yol açabilirler? Özenle çözümlendiklerinde, yerli dilinde nasıl ifade edildiklerini anlama zahmetine girildiğinde, bunların açıkça ya da üstü kapalıca, öteki dünyayla “ayrıcalıklı” bir ilişkinin işaretleri olarak düşünüldükleri sonucuna varılır. Söz konusu göstergelerin üzerinde yoğunlaştığı birey de giderek görevlendirilmiş biri olarak değerlendirilir. Bu gözlemin genelleştirilmesi mümkündür. Ne yazık ki, psikopatoloji savından kafaları karışan ya da daha ziyade Şamanizmin sosyolojik boyutuyla ilgilenen çoğu gözlemci sözü edilen sorunu fazla incelememiştir.
Rüyalar ve görüler :
Şaman toplulukların çoğu, rüyaları, öteki dünyadan gelen kehanetler olarak kabul eder. Sanki, bu dünyada gerçekleşecek olanı öteki dünya daha önceden bilmektedir. Sanki, bu dünyada yaşanacak olayların bir eşleri öteki dünyada daha önceden gerçekleşmektedir.
Rüya bir dil olarak ve bazen de öteki dünyanın ayrıcalıklı sesi biçiminde değerlendirilir. Sözgelimi Guajirolar rüyaya bir tür Tanrı gözüyle bakarlar ve dahası rüya ile yardımcı ruhlar arasında bir eştözlülüğün varolduğunu kabul ederler. Guajirolara göre şamanlar diledikleri kadar rüya görebilen insanlardır.
Amazon’da, örneğin Brezilya’daki Kagwahivlerde “Rüya gören herkes biraz da şamandır.” denir. Aynı inanç, Amerika’nın ve Sibirya’nın Arktika-altı kesimlerindeki çoğu toplulukta da yaygındır. Ancak, öteki dünyayla kurulan bu düşsel iletişim farklı nitelikler gösterir. “Karmakarışık” , çok kişisel , olumsuz ya da beylik düş gören, sıradan bir insan olarak kalmaya mahkumdur. Sadece öteki dünyayı “görmeyi” sağlayan rüyaların ya da “gerçek” oldukları ortaya çıkan rüyaların sahibinin, yani “iyi rüya gören” kimsenin şamanlık yeteneği taşıdığı varsayılır; çünkü şamanların temel görevi “görmek”, anlamak ve öngörmektir.
Şaman seçiminin göstergeleri olarak sayılan rüyalar ya da görüler sanrı uyandırıcılara bağlı olsalar da olmasalar da genellikle basmakalıptırlar. Amazon kavimleri en çok alacakaplanın (jaguar) göründüğü rüyaları önemserler; çünkü mitolojileri Şamanizm ile bu hayvan arasında sıkı bağlar kurar. Kimi yerde jaguar başlıca efsanevi bir şaman olur. Başka yerde şaman jaguara “dönüşür” ya da onun görünümüne bürünür. Sibirya toplumlarının çoğu erotik rüyaları ön plana çıkarır. Rüyada görülen çekici kişi, “seçici ruhu” ya da şaman adayının yardımcı ruhlarından birini simgeler. Bu ruh daha sonra onun “yasal” doğaüstü eşi olacaktır .
Şamanizmin çekimine kapılan bir Huichol, peyotl (kendisinden kuvvetli bir sanrı uyandırıcı elde edilen kaktüsgillerden bir Meksika bitkisi) yer ve düşsel ya da görüsel bir dünyaya açılır. Huichol dinsel sisteminin üç temel kutbu olan mısırın, geyiğin ve sanrı yapıcı bitkinin imgelerinin iç içe geçtiği bir ruh durumuna erişir veya yardımcı ruh işlevini üstlenen “kutsal” geyik Kauyumari’yi “görecek” düzeyi yakalar.
Rüya ya da görü, aynı zamanda, şamanın “hayvan kopyasını” da açığa vurur. Bu kopya, daha ileride, sırra erme sırasında sonra da şaman oturumları boyunca şaman için öteki dünyada yolculuğa çıkacaktır. Şamanizmin aile, soy ya da klan içinde aktarılmasına çalışıldığı topluluklarda anlamlar yüklü rüyalar ölmüş atalardan “kaynaklanır”. Daha açıkçası bunlar rüya görenin akrabası olan ölmüş şamanlardan doğarlar.
Rüyaların anlatılmasının, onların “gerçekleşmelerini” engellemediğine inanılan toplumlarda şaman adayı, genelde ruhunun serüvenleri niteliğindeki rüyalarını anlatmayı sever. Düşselliği, mitolojik oluntulu öyküsünü besler. Öyküyü, bağlama göre kendi tarzında örer ama toplumunun ona sunduğu “şaman rüyalarındaki” kalıplara uyarlamaktan da geri durmaz.
Tekrarlanan hastalıklar :
Şaman toplumlarında marazi belirtilerin üstesinden alışılmış yöntemlerle -tıbbi bitkiler, masajlar ya da herkesin uygulayabileceği diğer çareler gibi- gelinemediğinde ve sonuçta sağlıksal açıdan kaygı verici bir durum ortaya çıktığında, hastalıkların iyileştirilmesi şamanın yetki alanına girer. Hastalıkların öteki dünyanın öç alma isteğine bağlı olduğuna inanılır. Sık sık bu hastalıklara maruz kalmak öteki dünyayla “ayrıcalıklı” bir ilişkinin kanıtı ve şaman seçilme olasılığının ipucudur. Bu nedenledir ki, şamanlar yaşam öykülerinde, gençliklerinde tekrarlanan hastalıklara sık sık yer verirler. Ancak, bayılma ya da şiddetli bir sinir krizi gibi özel rahatsızlıklar daha kolay bir biçimde Şamanizmle bağdaştırılır. Bu belirtiler şamanın öteki dünyayla anlık iletişim kurması olarak değerlendirilir. Bayılma, müstakbel şamanın ruhunun öteki dünyaya hareket edişidir; sinir krizi ise, doğanın ruhuyla ya da yakında kendisini seçecek ata şamanın ruhuyla fırtınalı karşılaşışıdır. Astım krizleri, gaz sancıları, burun kanamaları türünden diğer somatik belirtiler de bu karşılaşmanın sonuçları olarak kabul edilir.
Sibirya halkları bilinç yitimleri ya da rüyalar sırasında, müstakbel şamanın ruhunun öteki dünyada “sırra erdiğine” ve orada “biçimlendirildiğine” inanırlar. Bu inanca göre, şamanın ruhu, öteki dünyada, yetenekliliğini belirleyen sınamalardan geçer ve kendisine yardımcı olacak ruhlarla karşılaşır. Öteki dünyada müstakbel şamanın bedeni de -kimi kez “kopyası” denir- dönüşüme uğrar ya da parçalara ayrılıp yanma gibi korkunç işlemlerden geçer. Bu acı, aynı zamanda, yeni seçilen şamanın değişime uğrama, yetenekler kazanma karşılığında ödemesi gereken bir bedeldir. O, şamanlığı sırasında da görevinin üstesinden gelme uğruna kendisinden vermeyi sürdürecektir. Böylece yeniden eğitilecek ve öteki dünyaya özgü varlıkların saldırılarına daha iyi direnmeyi becerebileceği yeni bir görünümle donatılacaktır. Bu koruma, yardımcı ruhların onun bedeninden beslenmeyi istemeleri nedeniyle -ki şamanın zayıflığı ve solgun benzi bu yüzdendir-gereklidir.
Özel hastalıkların tekrarlanması, aynı zamanda, müstakbel şamanın tedavide uzmanlaşacağını ya da edineceği güçlerin zenginliğini gösterir. “Seçilmesini sağlayan” hastalıklar daha ileride o hastalıkları iyileştireceğinin ön kanıtlarıdır.
Garip davranışlar ya da olaylar :
Bazı besinleri sindirememek, kimi kez, şamanlığa yatkınlığın bir belirtisi sayılır. Guajiro örneği bu açıdan anlamlıdır. Kökenleri av hayvanlarına ya da balıklara dayalı besinler rahatsızlıklara yol açar. Geleneksel anlayışa göre, her hayvan öteki dünyadaki bir “hayvanlar efendisine” aittir. Bu nedenle, hayvansal besinler “şamanlığa karşı bir eğilim”in olup olmadığının bir göstergesidir. Örneğin Guajirolar için deniz kaplumbağasının etini sindirememek, deniz hayvanları efendisinden gelen bir işaret olarak yorumlanır. Geyik eti yerken hep rahatsızlık duymak geyiklerin efendisinden yöneltilen bir işaret sayılır.
İster sanrıyla ilgili ister gerçek olsun, genellikle basmakalıp ve özenle dizelgelenen tuhaf karşılaşmalar da, öteki dünyayla ayrıcalıklı bir iletişimin işaretleri olarak kabul görür. Brezilya’daki Bororolarda bu işaret, bir taş, bir karınca yuvası ya da yerinden oynamış bir kütük görmektir. Aynı zamanda ruhlara ait bir çığlık duymanın ya da uğursuz hayvanlar tarafından izlenmenin de böyle bir anlamı vardır . Şaman açık olmayan bu işaretleri kendine saklamalıdır.Onları uluorna anlatmak öteki dünyanın öfkesini azdırabilir ve dolayısıyla hastalık olasılığını gündeme getirir.
Arizona Pimalarında yılanın sokmasından mucizevi biçimde kurtulmak şamanlığa yatkınlığın kanıtı kabul edilir. Sibirya’da ormana kaçmak ya da bir hayvanı andırır biçimde yemek yemek, bir orman ruhunun o kimseyi ileride şaman seçeceği anlamına gelir.
Seçimden sırra ermeye :
– Kesin kopuş ve “usta bir şamanın ” teşhisi –
Bu işaretler birikir ve sonunda daha belirgin bir olay meydana gelir: Uzun süreli bir baygınlık, “yarı-ölüm” , “altüst olma”. Bu sırada bir ruh, varlığını daha açık seçik ortaya koyar ya da seçimi doğrulayacak yetenekte bir varlığın belireceği bir görü yaşanır. Örneğin Tunguzlarda hayvan “görülür”: Derisi müstakbel şamanın cübbesinin ya da davulunun yapımında kullanılacaktır.
Bu olaya genellikle tipik bir senaryo eşlik eder: Kriz geçiren kişinin başucuna kendini kabul ettirmiş bir şaman çağrılır. Şaman tanık ve uzman işlevi görecek, gerçekten bir seçimin olup olmadığına karar verecektir. Teşhisini söylemek için önce öteki dünyayla iletişim kuracaktır; çünkü kendi adına değil öteki dünya adına konuşacaktır. Önünde uzanmış yatan erkeğin ya da kadının, herhangi bir hastalığa mı yoksa “şamanlığa” mı yakalandığını öğrenmelidir. Eğer yardımcı ruhlarının, rüyalarının ya da ruhunun bu deneyimli şamana verdiği yanıt olumlu ve yüreklendirici ise sırra erme olarak nitelendirilebilecek bir dizi ritüel eylem devreye girecektir. “Usta şaman” burada yol gösterici, öncü rol oynar ve çömezin öteki dünyayla istediği gibi iletişim kurma gücünü pekiştirir.
Nesnel kanıtlar :
Şamancıl “sırra erme” konusuna değinmeden önce bazı toplulukların ek bir evre oluşturduklarını belirtmek gerekir: Kendini kabul ettirmiş şaman, çömezi çeşitli sınamalardan geçirir. Sınamaların iki amacı vardır: Bir yandan, sadece öteki dünyanın yetki alanına giren, dolayısıyla “çömezin” başucuna çağrılan şamanın isteminden bağımsızlaşan nesnel bir olgunun söz konusu olduğunu üstü kapalıca belirtirler. Diğer yandan, seçilen kimsenin durum ya da öz değiştirdiğini, görünmez olanla ilişkilerini kanıtlayan yeteneklere sahip bulunduğunu gösterirler.
Amerika yerlileri arasındaki bazı şaman toplulukları sınama aracı olarak sanrısal bitkilere ya da özümlenmiş ürünlere başvururlar; çünkü bu bitkiler onlar açısından öteki dünyaya özgüdürler ve dolayısıyla Şamanizmle bağlantılıdırlar. Sözgelimi, peyotl, ayahuasca (caapi ya da yaje) ve tütün bu bitkiler arasında yer alır.
Guajirolarda tütün şamanlığın bir sınama aracı olarak kabul edilir. Baygın yatan aday, usta şaman tarafından ağzına tıkılan yüksek miktardaki çiğnenmiş tütün suyunu püskürtürse, ayılıp kendine gelemezse şaman olamaz. Şamanlığı beceremeyeceği varsayılır. O ana kadar birikmiş şamanlık işaretleri yetersiz ya da yanıltıcı kabul edilir. Buna karşılık, kendine gelir, tütün suyuna iyi tahammül eder, bu sudan daha da fazla isterse şaman olabilir. Tütün belirtici özellikte bir baygınlığı, simgesel bir ölümü yaşamış adayı diriltmiş, ona öteki dünyanın “yolunu açmıştır” . Bundan böyle O, her oturum münasebetiyle her yeni tütün kullanımında yolculuğa çıkabilecektir.
Aynı şekilde, Peru Yaguaları için tütün suyuna ve ayahuascaya pozitif tepki vermek, yardımcı ruhlara erişmenin ve dolayısıyla şamanlık mertebesine ulaşmanın gerekli koşuludur. Sibirya ve Arktika-altı toplulukları aynı amaçla kutsal mantar kullanırlar.
Başka yerlerde de fizik sınamalar bir kanıt yerine geçer. Çin’deki Xibelerde (ya da Shibolar) çömez, bıçaklarla donatılmış merdivenlere ellerini yaralamadan çıkmalıdır. Bu kanıtlar ilk bakışta çömezden ve ustasından bile bağımsız olabilir. Sibirya’daki Ketlerde, uçan sincap (Ptetomys volans) aracılığıyla tanrısal bir kanıt aranır. Hayvan kurban edilir ve 7 gün sonra postunun durumu adayın gerçekten şaman olup olamayacağını ortaya koyar.
Sibirya’daki Yakutlarda ya da Tunguzlarda tümüyle doğaüstü bir sınama geçerlidir. İnanışa göre, baygınlık sırasında adayın -veya kopyasının- bedeni, öteki dünyada parçalara ayrılır. Ruhlar onun kemiklerini sayarlar. Ancak bir fazla kemiğe sahip bulunan şaman olabilir. Kolayca anlaşılacağı üzere, görünüşte nesnel olan bu kanıtlar yine de, usta şamanın art düşüncelerini ya da amaçlarını gizlemesini her zaman önleyemez. Sonuçta şamanın yorumları iyice özneldir ve kararları şaman sayısını denetim altında tutma, potansiyel bir rakibi ya da kamuoyunun dışladığı birini devre dışı bırakma gibi toplumsal ve kişisel nedenlerden etkilenir.
“Kariyerinin” başlangıcını anımsadığında, çoğu şaman, öteki dünyanın çağrısına uzun süre direndiğini iddia eder. Bu yaklaşım, şamanlık gücünün insani kökenli olmadığını belirtmenin bir yoludur. Aynı zamanda şamanlık göreviyle koşut giden sakıncalara, güçlüklere ve hatta tehlikelere işaret etmenin bir aracıdır da. Bazıları ise bu görevi ekonomik gerekçelerle kabullenmediklerini söylerler. Kimi kez gerçekten çok şatafatlı olan sırra erme töreni, şamanın ailesi için büyük bir yük oluşturmuştur. Gel gelelim, bu uslamlamaların ardında genellikle psikolojik nedenler saklıdır: Temelde, uzun süre özlenmiş de olsa güç bir görevi yerine getirememenin korkusu yatar.
-Sırra erme-
Bu süreçte değişik seçenekler söz konusu olabilir: Usta şaman kısa süreli bir rol oynayabilir ve çömezle birkaç gün sürecek bazı görüşmelerle yetinebilir. İşaretlerin anlaşılmazlığına, hastalık ile “şamanlık” arasındaki olası belirsizliğe bir nokta koyar. Şaman, amacı öncelikle simgesel olan bir onay verir; çünkü temel bilgi kuramsal olarak her şeyden önce esine dayanır. Şaman adayı, ruhu öteki dünyaya yolculuğa çıktığında ya da seçici bir ruh onu ziyarete geldiğinde bu esinli bilgiyi doğrudan öteki dünyadan elde eder. Kendini kabul ettirmiş şaman, Guajiroların dediği gibi, seçilenin yardımcı ruhlarını “güçlendirir” ya da Kuzey Amerika’daki bazı toplulukların (Yuroklar veya Klamathlar) ileri sürdükleri gibi, çömezin bu ruhlara egemen olmalarına yardım eder.
Bazen de tersine, sırra erme uzun bir çıraklık dönemini içerir. Bu uzun süreçte, yeni seçilene geiecekteki göreviyle ilgili teknikler, hareketler, tutumlar ve bilgiler aktarılır. Ayrıca, besinsel ve cinsel sınırlamalar, uzun süreli inziva gibi sınamalar uygulanır.
Sibirya’da, ruhları çağırmak ya da bu amaçla kişisel ilahiler bestelemek üzere uzun süreli bir davul çalma eğitimi öngörülür. Davul çalma becerisi ve ilahilerin yetkinliği, yardımcı ruhları daha fazla etkileme olanağı sunar. Bu inanç Çukçiler arasında yaygındır. Yagualarda “usta şaman”, çömeze “koruyucu balgamlar” yutturur. Böylece, ruhlarının iyice yerleştikleri evreye dayanmasına yardım eder. Ona sanrı uyandırıcı bitkileri kullanmasını öğretir, uzun bir inziva boyunca tıbbi bitkilerin doğasını ve işlevini anlatır.
Şamanizm ve yeniden doğum için buraya tıklayın.
Şamanın öteki dünyaya eksiksiz açılışını başlatan ya da üstesinden gelmesi istenen her sıkıntıyı çözmesini sağlayan ilahilerin ve öykülerin çok uzun olmaları halinde sırra erme süreci aylarca hatta yıllarca sürebilir. Söz konusu ilahiler ve öyküler şamandan şamana ve kuşaktan kuşağa iletilirler. Çömez bunları belleğine yerleştirmek durumundadır. Bu inanç, Meksika’daki Huichol yerlileri ile Panama’daki Cuna yerlileri arasında gözlenir.
Sırra erme sürecinin aynı zamanda toplumsal bir işlevi vardır: Yeni gelenin, topluluğun tümü tarafından tanınmasını sağlar. Nitekim, bu süreç çoğunlukla başka tipte bir dizi kanıtla noktalanır: Yeni gelenin yetenekleri başa geçme töreni sırasında herkesin önünde sergilenir. Usta Tunguz şamanı böylece “öğrencisinin” tedaviyle ya da kehanetle ilgili yeteneklerini topluluğun huzurunda doğrular. Yeni seçilen ancak bu törenin bitiminde resmen görevine başlayabilir.
İngiliz Kolombiyası’ndaki Kwakiutllarda, şamanlık yeteneklerinin halkın önünde sergilenmesi genellikle bir Potlaç töreni münasebetiyle gerçekleşir.
Süreklilik mi kopukluk mu? :
Bazı topluluklar şamanı sıradan insanlardan kesin olarak ayrı tutarlar. Bazıları ise, tersine, gündelik yaşam ile şamanlık arasında bir süreklilik bulunduğunu savunurlar. Sözgelimi, Eskimolara (ya da İnuitlere) göre hemen her yetişkin bazı durumlarda şaman gibi davranabilir. Bu olgular şaman seçimini karakterize eden kesintiye uğrama ve hal değişikliği fikriyle çelişmekte midir? Doğrusunu söylemek gerekirse hiç de öyle görünmüyor. Çünkü bir yandan belirtmek gerekir ki, bazı topluluklar sürekli olan ile kesintili olanı üstü kapalı biçimde bağdaştırmayı denerler. Bunu eğretilemelerle ifade ederler. Örneğin, Guajiroların yaptığı gibi, şamanlık seçimini bir meyvenin çatlamasıyla ya da Sibirya’daki bazı Yakutların belirttiği gibi, bir yumurtanın çatlayıp açılmasıyla karşılaştırırlar. Onlara göre, demir kanatlı kuş biçimine giren bir “hayvan ana”, çömezin ruhunu içeren yumurta çatlayıp açılıncaya dek kuluçkaya yatar.
Öte yandan, unutmamak gerekir ki, aynı olaya daima iki bakış açısından yaklaşılabilir: Entellektüel mantık bir modeli basitleştirmeye, kurmaya yönelir. Uygulamaların mantığı olan toplumsal mantık ise, bir dizi ara aşamaları, yetkinlik aşamalarını, şamanlık güçlerinde bir uzmanlaşmayı öngörür. Kimi yerde, müstakbel şaman daha seçilmeden tedavi sorumluluğunu üstlenir. Kimi yerde de, kendini kabul ettirmiş şamanın yardımcısı ya da çömezi olur. Bazı topluluklarda ise, herkesin önünde resmen tanınmadan tedaviye girişmesi yasaktır.
Tunguzlarda belirli bir süreklilik üstü kapalıca tanınır: “Şamanın yardımcı ruhları ona yeni bir aksesuar verdiğinde ve şamanın gücü bu olguya bağlı olarak arttığında yeni bir kutsama oturumu gerçekleştirilir”. Şaman böylece yavaş yavaş tüm şamanlık “ayrıcalıklarına” kavuşur: Göğüslük, cübbe, çizmeler, deriden başlık, madeni başlık, vb.
Nihayet, birçok toplulukta çeşitli şamanlık etkinlikleri -terapiler, düş yorumuyla ileride olacakları kestirme (oniromancie), ava yönelik kehanet, vb. -farklı kimseler tarafından gerçekleştirilir ve bu insanlar arasında genellikle bir hiyerarşi vardır. En güçlü şaman, bu pratiklerin hepsinin üstesinden gelendir.
Panama Cunalarında tedavi işlevi kökten biçimde bölünür: önce bir şaman (nele) hastalığın nedenlerini keşfeder. Sonra, ruhun kaçırılmasına ya da diğer bir nedene bağlı olarak ruhu yeniden bulmayı sağlayan ilahilerin uzmanı bir purbasuedi’ye, tıbbi bitkilerin gücünü sergileyen ilahilerin uzmanı bir inatuledi’ye ya da salgın bir hastalıktan korkuluyorsa güçlü bir absogedi’ye başvurulur.
Yardımcı ruhların doğası :
Gerek şaman iletişiminde yeralan yardımcı ruhların doğası, gerekse şaman ile yardımcı ruhları arasında tasarlanan ilişkilerin yapısı, toplumdan topluma büyük ölçüde değişir.Amerika’da ve Kuzey Asya’da yardımcı ruh, hayvan ve bitki dünyasından gelse bile, karşı cinsten bir eş olarak betimlenir. Şamanla suç ortaklığına ya da içli dışlılığa dayalı ilişkiler geliştirdiği kabul edilir.
Sibirya Buryatlarında seçici ruh bir av efendisinin kızıdır: Rengeyiği ya da “su ruhu”. Kıskanç bir aşık ve bir hayvan eş gibi davranan bu ruha, öteki dünyada damat konumundaki şaman, hayvan biçimine girerek ulaşır. Şamanlar bu nedenden ötürü, törenler ve şifa oturumları sırasında hayvan kılığına girip hayvan taklidi yaparlar. Ancak başka yaklaşımlar da geçerlidir.
Batı Tunguzlarında, vefat etmiş bir şamanın yardımcı ruhu, müstakbel şaman olarak seçtiği kimsenin ruhunu öteki dünyaya alır götürür. Ruh burada bir hayvan-ana tarafından yutulur. Hayvan-ana daha sonra müstakbel şamanın hayvan kopyasını doğuracaktır. Hayvanlaştırılmış bu ruh onun en güçlü yardımcısı olacaktır. Peru Yagualarında şaman, yardımcı ruhlarını, bitki ya da hayvan, “oğul” diye çağırır. Onların da şamana bir “baba” gibi davrandıkları kabul edilir. Sibirya Koryaklarında ise hayvan ruhları -kurt, ayı, martı,karga ruhları- şamandan hizmetlerine girmesini isterler.
Kimi yerde, ruhların görülmez olduğu söylenir. İnanışa göre ruhların ancak sesleri duyulur. Kimi yerde de, bol miktarda betimlemeleri yapılır. Örneğin, Kuzey Amerika’nın batısındaki bazı topluluklara göre, ruhlar cüce biçimindedirler ve dağlarda yaşarlar. Bazı kavimler, ruhların bir adı olduğunu, şamanın tedavi sırasında onları bu adla çağırması gerektiğini söylerler. Bazıları ise, şamanın ruhlara adlarıyla seslenmesi halinde onların bir daha gelmemek üzere çekip gideceklerini öne sürerler.Kimi toplumlarda her şaman, başka hiçbir şamanın kendisiyle paylaşamadığı özel ruhlara sahip olduğunu iddia eder. Buna karşıt olarak, kimi topluluklar tüm şamanların aynı ruhu-şaman iletişiminde adeta uzmanlaşmış bir ruhu-paylaştıklarını savunurlar. Her şamanın ortak ruhla kurduğu ilişkinin niteliği, onun gücünü ve becerisini gösterir. Diğer bir deyimle, şamanlar bu tek arabulucunun lütuflarını bölüşürler ya da bu konuda çekişip dururlar. Örneğin, Meksika’daki Huichollerde herkesin başlıca yardımcı ruhu, kültürel kahraman “tanrısal geyik” Kauyumari’dir.
Kimi yerlerde de, şamanlar, güneş, şimşek, gökkuşağı, yağmur ya da kozmosun canlı örneği olan her türlü öğe gibi çeşitli yardımcılara sahip bulunduklarını söylerler.
Şamanların aralarında paylaştıkları tek yardımcı ruh ile çok sayıdaki bireysel ruh arasında birçok ilişki olabilir. Sözgelimi, Sibirya halklarında tüm yardımcı ruhların efendisi asıl ruh, önce şaman seçimini gerçekleştirir sonra onu özel yardımcı ruhlarla donatır. Yardımcı ruhların tasarımları, toplumsal ve ekonomik düzeni, şamanın bu düzende aldığı yeri yansıtır genellikle. Bu tasarımlar, aynı zamanda, Huichol topluluğunda görüldüğü üzere şamanlık işlevinin denetlenmesi ve birleştirilmesi isteğini açığa vurur. Ya da tersine Guajirolarda olduğu gibi, şamanlar arasında gizli bir rekabetle atbaşı giden ve herkesi özgün yardımcı ruhlar çağırarak diğerlerinden farklılaşma zorunda bırakan bir bireyciliği gün ışığına serer. Dahası, bu tasarımlar şamanların yaratıcı güçlerini, başvurmadık yol bırakmama eğilimlerini, karşılaştıkları sorunların üstesinden daha iyi gelebilmek için tüm olasılıklardan yararlanma isteklerini kanıtlar.
Kam/Şam ve Alevilikteki Dede Tipinin Karşılaştırılması için buraya tıklayın
Yardımcı ruhların sayısı ya da yenilenmeleri şamanın görgü ve bilgisini tartmayı, yetki alanını ölçmeyi sağlar. Çin’de bir Oroken şamanı 50’yi aşkın yardımcı ruha sahip olduğunu söylemiştir. Guajiro şamanları “Ruhlar bizi terk eder ama yerlerine yenileri gelir, hem de daha güçlüleri…” derler. Yeni bir kültüre açılma bağlamında yardımcı ruh sayısının arttığı gözlenmektedir. Bu olgu, şamanların değişimlere ayak uydurmak için giriştikleri çabaların göstergesidir.
Kaynak : Michel Perrin- Şamanizm.